10 Nisan 2012 Salı

Suriye sorunu Sosyalist gündeminde




Suriyeli muhaliflerden dün İstanbul’dan uluslararası topluluğa yönelik bir “imdat” haykırışı yükseldi.
Sosyalist Enternasyonal’ın düzenlediği ve CHP’nin ev sahipliği yaptığı toplantıda konuşan “SuriyeUlusal Konseyi” bünyesindeki muhalefet temsilcileri, Suriye’deki katliamın son bulması ve zalim rejimin alaşağı edilmesi için, bütün dünyayı Suriye’deki direnişçilerin yanında yer almaya ve onlara aktif destek sağlamaya çağırdı.
İstanbul’daki bu iki günlük Konferans, Sosyalist Enternasyonal’ın geçen yıl kurduğu “Arap Dünyası Özel Komitesi” kapsamında yapılıyor. Eski Yunan Başbakanı ve PASOK lideri Yorgo Papandreu’nun başkanlığındaki Sosyalist harekette, dünyanın demokratik ülkelerindeki sol partiler yer alıyor.
“Arap Dünyası Özel Komitesi”nin İstanbul’da düzenlediği Arap Baharı konulu konferansın amacı, değişim dinamiğinin nasıl korunacağını, bu ülkelerde demokrasinin nasıl geliştirileceğini tartışmak ve bu tarihi olaya destek sağlamanın yollarını aramaktır.
Konu Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile ilgili olduğu için Sosyalist Enternasyonal’in bu özel toplantısına, bazı Avrupalı Sosyalistlerin yanı sıra, 15 Arap ülkesinden sol parti temsilcileri ve ayrıca “Arap Baharı”nda rol alan aydınlar da katılıyorlar.

Yaklaşım farkı
Dünkü oturumda konuşmalara daha çok Suriye sorunu hakim oldu.
Gerçi Sosyalist Enternasyonal Başkanı sıfatıyla Yorgo Papandreu ve ev sahibi olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açılış sunumlarında Arap Baharı’nı genel hatlarıyla değerlendirdiler.
Papandreu Tunus, Mısır ve Libya’daki rejim değişikliğine değinirken halk hareketlerinin amacının demokrasi olduğunu, ancak demokrasinin de sadece bir amaç değil, ifade özgürlüğünün, adaletin, insan haklarına saygının, şeffaflığın gerçekleşmesi için bir araç olması gerektiğini belirtti. Sol partilerin de Ortadoğu’da ve her yerde bu değerlere sahip çıkması çağrısında bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu ise konuşmasının Arap Baharı ile ilgili bölümünde, daha çok “egemen güçler”in rolünü öne çıkarmayı tercih etti. CHP lideri “egemen güçler”in demokrasiyi savunur gözükürken Arap dünyasında ekonomik çıkarlarını kolladıklarını söyledi ve “Arap aleminin zenginlikleri söz konusu olduğunda, yeni yönetimlerin demokratik olup olmaması, eminim ki hiçbir kapitalist ülkenin umurunda olmayacak” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda ise şunları söylemekle yetindi: “Suriye’deki halk mücadelesi dışarıdan olaylara müdahil olan güçlerin de etkisiyle, kanlı bir iç savaşa dönüşmektedir. Kısacası bu bahar yerini rüzgâra bıraktı...”
Toplantıdaki konuşmalar, Arap Baharı konusundaki görüşlerin ve özellikle Suriye’deki durumla ilgili kaygıların farklı olduğunu ortaya koydu.

Açık ve kesin
Suriyeli muhalifler halen içinde bulunduğu kargaşanın tablosunu çizerken, şimdiye kadar yaklaşık 10 bin kişinin öldüğünü, bir o kadar kişinin kaybolduğunu, on binlerce kişinin de Türkiye dahil komşu ülkelere iltica ettiğini hatırlattılar.
Bir temsilcinin deyişiyle Esad’ın “toplu katliam makinesi”ni şimdiye kadar ne BM ne de başka bir güç durduramamıştır. Direnişçilerin desteğe ihtiyacı vardır. Dünya hiç olmazsa insani yardımyapabilmesi için Esad’ı zorlamalıdır...
Finlandiya ve İspanya temsilcileri bunun sağlanması için Rusya’nın ikna edilmesini istediler.
Ancak bu konuda kendi deyişiyle “açık ve kesin” konuşan Lübnan’ın ünlü solcu siyaset adamı Walid Jumblat oldu.
Jumblat, Esad ile siyasal çözüm olmayacağını belirttikten sonra tek çarenin direnişçilere silah vermekten ve hatta müdahale etmek olduğunu öne sürdü.
İlgi gören bir görüş, ama bugünkü toplantının sonunda yayınlanacak olan bildiride herhalde böyle “açık ve kesin” bir tavsiye veya çağrı yer almayacak...

0 yorum:

Yorum Gönder